11 Ağustos 2013 Pazar

YAVUZ SULTAN VE HİZMETÇİ KIZ

tarih aşığıydım demiştim, bu aşka vesile de yine bir tarihi aşk hikayesiydi.. henüz ortaokul öğrencisiyken yavuz sultan selim'in hayatını anlatan, yazarını hatırlamadığım 'yavuzun pençesi' adlı bir kitapta okumuştum bu hikayeyi. sonradan araştırdığım kadarıyla gerçekliği kesin değil, hatta farklı farklı yerlerde bambaşka şekillerde anlatılıyor.. hiç unutmam tekrar tekrar okuyup ağlamıştım o yaşta, sonra da yavuzun hayatını farklı kitaplardan çok defa okumuştum.. ama belirtmeliyim ki bu yaşa kadar kaç kere okuduysam hayatını o ilkokul kitabında aldığım hazzı alamadım hiç.. ama şu da var ki yavuzun hayatını okurken aldığım hazzı da hiç bir tarih romanında almadım..
hikayeyi bundan yaklaşık 10 yıl evvel okuduğum şekilde anlatacağım, ki farklı yerlerde farklı anlatılıyor tekrar söyleyeyim.. okuyunca çok bilindik olduğunu da farkedeceksiniz ama işte benim için özel bir yeri vardır..
şam fatihi yavuz sultan sultan selim han mısır seferine çıkmıştır. asrın gördüğü en görkemli ordulardan biridir osmanlı ordusu, zira osmanlı altın devrindedir.. dönemin 'büyüğüm' diyen devletleri, karşısında tir tir titremektedir. bu müthiş imparatorluğun müthiş ordusu ise mısıra doğru yola çıkmıştır. kış çetin, yol zorludur. şamda duraklama kararı verilmiştir. 1 ay kadar burada dinlenilecek, ordu yolun geri kalanı için hazırlanacak, enerji toplayacaktır. bu sırada da padişah yavuz sultan selim bir konakta ikamet edecektir.
yavuzun hizmetine 16 yaşında dilruba isimli bir hizmetçi kız verilir..
 dilruba her sabah sultan odadan çıktıktan sonra odaya gidip temizliğini yapar, düzenler, odanın ihtiyaçlarını giderir ve akşamları da padişah gelmeden odadan çıkarmış..
lakin bu dilruba kız bir kaç kez padişah ile rast gelmiş. sonrasında da kızcağız padişahı merak eder olmuş, gizli gizli gidip odanın kapısından içeri dinlemekten kendini alamamış. padişahı kendi kendine şiir okurken bulunca bunun ardı arkasını kesememiş, bidaha bidaha derken padişahı dinlemeye müptela olmuş kızcağız..
kitapta yazdığını hatırladığım kadarıyla bu kızcağız böyle kapıdan dinlerken bir gün padişah onu kapıda yakalamış. yavuz için acımasızdır, astığı astık kestiği kestiktir, celallidir derler.. lakin bu celalli sultan güçsüze, masuma karşı da bir o kadar merhametli imiş.. o günden sonra dilruba, padişahı kapıdan dinlemek zorunda kalmamış; dizinin dibinde dinlemiş o muhteşem dizeleri.. padişah söylemiş o dinlemiş..
ve gün geçmiş, bu yüreği masum, temiz kız, cihan padişahı koca yavuz sultan selim han a aşık olmuş..
bu aşk öyle bir hal almış ki küçük yüreği dayanamaz olmuş. ama neylesin ki karşısındaki insan koskoca padişah.. çaresiz bir gün odayı temizledikten sonra küçük bir kağıt parçasına bir not yazıp bırakmış bir kenara; AŞIK OLAN NEYLESİN..
sultan gelmiş görmüş elbet notu.. ve cevap vermiş aynı kağıda, dilrubanın notunun altına; DERDİ NEYSE SÖYLESİN..
sabah olunca sultan konağın selamlık bölümüne geçince dilruba kız heyecanla nota bakınmış odaya gelir gelmez, belki küçük bir umutla.. bulmuş, okumuş cevabı.. umutlanmış tabi biraz. lakin hep duyuyor ya sultanın celaletini, korkmuş da elbet.. notun altına küçük bir not daha; YA KORKARSA NEYLESİN..
akşam çıkmış odadan sultan gelmeden, ertesi sabah gene büyük bir heyecanla sultan selamlığa geçer geçmez odaya gidip cevaba bakmış; HİÇ KORKMASIN, SÖYLESİN..
dünyalar dilrubanın olmuş tabi o an.. belki demiş umutlanmış. olamayacak bir hayal bile olsa en azından meramımı dile getirebilirim..
dilruba kız napsam ne etsem diye düşünürken ertesi gün mutfakta çalışırken bir hediye gelmiş sultandan; bir çift fındık büyüklüğünde küpe... küpenin anlamı belliymiş o zamanlar; eğer padişah bir cariyeye hediye olarak küpe gönderirse o cariyeyi o gece odasına bekliyor demekmiş..
dilruba kız napsın, en büyük arzusu isteğidir bu, dünyalar onun olur elbet.. kabına sığamaz koşar zıplar, gönlü pır pırdır.. ve akşam olur. dilruba padişahın odasına gider kapıyı açar ve içeri girer. aşık olduğu, uğruna eridiği sultanı karşısında sedirde oturmuş kendi kendine gazel okuyordur.. dilrubanın küçük kalbi küçük bir kuş yavrusu misali çırpınıyordur küçük kafesinde. padişah başını kaldırır ve dilrubayı farkeder, ona bakar.. 'gel bakalım dilruba kız' der..
dilrubanın kalbi, küçük kuş daha da çırpınmaya başlar.. çırpınır çırpınır ve durur.. küçük kuş bu büyük aşkı kaldıramamıştır...
dilruba oracıkta, büyük aşkının karşısında yığılıverir..
derler ki Yavuz’un bu tablo karşısında yüreği yanmış  ve şöyle demiş: ‘Hakîkî âşık odur ki, sevdiği uğruna kalbi dursun! ” ve onun için bir türbe yaptırmış..
okuduğum hikaye böyleydi lakin elbette bunun bir roman için yazılmış olduğu bellidir.. hikayeyi araştırdığım ve okuduğum kadarıyla eğer gerçekse, ki bu da tartışmalıdır, bundan çok daha farklıdır.. en başta yavuz sultan selim in hizmetçi dahi olsa nikahlı olmadığı bir hanımla odada başbaşa dizdize şiir okuması ihtimali yoktur.. doğru olduğuna inandığım kadarıyla bu hikayede hizmetçi kız tevafuken sultanı bir kaç kez görüp aşık olmuştur..
 yazdığı not ise bazı yerlerde' aşık olan neylesin' olarak değil 'derdi olan neylesin' olarak yazmaktadır.. yani yavuzun  nota cevap verirken bile aslında meselenin aşk değil de başka bir dert olduğunu düşünmesi muhtemeldir..
 başka bir nokta ise yavuz asla cariye kızımızı küpe hediye edip gece odasına çağırmamıştır.. harem olaylarını burda anlatacak değiliz elbet ama hiçbir haremde işler böyle yürümez zannederim..
gerçek olduğunu düşündüğüm hikayede anlatılan, yavuz son notu yazdıktan sonra cariye kız, akşam yavuzu kapıda beklemiştir.. cariyeyi gören yavuz ciddi bir sesle 'söyle' demiş, çok korkan cariye ise sadece ' efendim...' diyebilmiş, bunun üzerine yavuz tekrar ve daha gür bir ses tonuyla 'söyle' demiştir. cariye ise böylelikle dayanamayıp oracığa yığılıvermiştir...
gerçeği hangisi, hatta gerçekte böyle bir hikaye var mı bilmem ama bu muazzam bir aşktır..insan sonu keşke böyle olmasaydı yavuz onu haremine alsaydı ve mutlu mesut yaşasalardı. biz de bir adet de 'dilruba sultan'a sahip olsaydık diyor..
 nasip..
Allahü Teala bu cariye kızcağızı yavuz sultan selim hanın cennet eşlerinden eyler inşallah :)

selametle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder