Lise tarih derslerinden Avrupa'nın aydınlanma, orta çağdan
kurtulma dönemlerindeki coğrafi keşifleri ara ara hatırlarız. Bazen üzerine
kafa yorarız, onlar bunca adım atarken biz neden bir şey yapmadık diye... Sizleri
bilmem ama ben böyle düşündüğümde kafamda beliren tek cevap; biz orta çağı
yaşamadık ki, Avrupa bizim karşımızda ezildiği için o adımları atmaya
çalıştı... Sonra ardından bir cevap daha; bir günü önceki gününden önde olmayan
geride sayılır.. O zamanlar yaptığımız hata da belki bu sözü unutmamızdı, kim
bilir...
Gelgelelim bu günün süper gücü o günlerin el değmemiş
kıtasının keşfine... Bu konuyu araştırırken karşılaştığım bir tartışma var.
Amerika'yı gerçekten Christopher
Columbus mu keşfetti yoksa ondan önce müslümanlarca
zaten keşfedilmiş miydi? Batılı kaynaklarda müslüman kaşiflerden elbette
bahsedilmiyor, lakin bizim bazı tarihçilerimiz başta Piri Reis'in haritası
olmak üzere bazı kaynaklara dayanarak Amerikanın Christopher
Columbus'dan önce
keşfedildiği görüşünde. Piri Reis'in haritasının o zamanın coğrafi koşullarına
göre kusursuz oluşu ve haritada bulunan o zamanlar henüz keşfedilmemiş bazı
dağlar ve akarsular bu tezi desteklemekte. Diğer bir destek ise Christopher
Columbus Amerika'ya
gittiğinde orada müslüman camilerinin olduğunun iddia edilmesi...( Mustafa Yahya Coşkun'un
Amerika'yı kim keşfetti yazısı)
Bunların da dışında hala resmiyette bulunan bilgi, 1492
yılında Christopher Columbus tarafından yeni bir kıtanın keşfedildiği lakin
kendisi buranın yeni bir kıta olduğunu anlamadığı ve ondan 5 yıl sonra 1497
yılında Amerigo Vespucci'nin yeni bir kıta
olduğunu anladığıdır...
15. yy dünyasında Osmanlı İmparatorluğu hakimdir ve zamanın
önemli ticaret yolları Osmanlı kontrolündedir. Bu durum batılı ülkelerce
zorlayıcıdır ve Hindistan, Çin gibi doğunun zenginliklerine gidebilmek için
yeni yollar arayışı içindedirler. Böyle bir dönemde Christopher
Columbus isimli italyan denizci yeni bir yol bulabilmek için
kendisine inanır ve destek arayışları içine girer.. önce Portekiz'den daha
sonra da İspanya'dan destek ister.( Bir kaynakta Christopher
Columbus'un dönemin padişahı 2. Beyazid'tan da yardım istediği,
sultanın da destek verdiği yazmakta) zamanın İspanya kraliçesi İsabella destek
isteğini kabul eder ve Christopher
Columbus yola çıkar. Yola çıkarken kafasında, sürekli batıya giderse
doğuya ulaşabileceği düşüncesi vardır... Ki dünyanın yuvarlak olduğunun
söylenmesinin bile yasak olduğu bu dönemde Christopher
Columbus'u cesaretinden dolayı tebrik etmek gerekir, ama bize düşmez
elbette :). Bunun yanısıra Avrupa'da dünyanın yuvarlak olmadığı düşünülürken Christopher
Columbus'un dünyanın yuvarlak olduğunu müslüman kaynaklardan
okuduğunu da belirtmek de fayda var zannediyorum :)
Christopher
Columbus tüm hesaplarında haklı çıkar. tam olarak hesapladığı yerde
koca bir kıta vardır...
Ve avrupanın yeni
dünyaya taşınma süreci başlamış olur...
Geçen hafta katıldığım, tarihçi yazar Talha Uğurluel'in
konferansında bu konuda kurduğu cümle halen kulaklarımda. Aslında daha önceden
de hafızamın derinliklerinde olan bu cümle o günden sonra bu konuda epey kafa
yormama sebep olmuştu, ki sonrasında bu yazıyı yazmak nasip oldu; Avrupa, Amerika'yı
keşfettikten sonra oraya çiçek mikrobu bulaştırılmış battaniyeler götürüp yerli
halka dağıtmıştı...
Amerika'nın keşfinin beraberinde, el değmemiş yeni bir
kıtada, soykırımları, sömürgeleştirmeleri, salgın hastalıkları da getirdiği
söylenegelen bir efsane... Amerika keşfolunduktan yaklaşık bir buçuk asır sonra kızıldereli nüfusunun %80 azaldığı
yazmakta.. Bu sayı 20. yy başlarında %95 lere ulaşmakta malesef... Bu ölüm
oranlarında en büyük pay eski dünyadan taşınan salgın hastalıkların...(
wikipedia.org)
Amerika keşfedildikten hemen sonra kolonizasyonlar başlamış.
Avrupa'da özellikle yoksul yaşayan halk akın akın yeni bulunan kıtaya gelmeye
başlamış. Hangi kolonilerin nerelere yerleştikleri genel itibariyle halen
günümüzde de bilinmekte... El değmemiş bu dünyada hızlı bir köleleştirme
başlamış ilk başlarda.. Daha sonrasında zamanın papası Papa VI. Alexander yayınladığı bir
bildiri ile yeni bulunan kıtanın topraklarının tamamının İspanya kralına ait
olduğunu açıklamış. Bunun karşılığında bu kıtada yaşayan insanların hristiyanlaştırılmasını
istemiş. Bu sebepledir ki sonraki yolculuklarda Amerika'ya papaz ve keşişler de
gönderilmiş. Misyonerlik çalışmaları çerçevesinde yer yer zorlamalarla yer yer
eğitici çalışmalarla histiyanlık yayılmaya çalışılmış.( wikipedia.org)
Kölelik o zamanların Avrupasında hristiyanlar arasında yasak;
bir hristiyan başka bir hristiyana köle olamaz ama başka bir dinden olan biri köle
olarak alınabilir. Amerika'da da bu düşünce uygulamaya konuşmuş. Burada belirtmek
isterim ki, keşif öncesi Amerika'da da kölelik yaygın bir mesele imiş. Bir
savaş sırasında alınan esirler köle alınıp baze çalıştırılıyor bazense tanrılara
kurban ediliyormuş zamanın İnka ve Aztek uygarlıklarında. Bu yüzdendir ki
kölelik yeni bir ritüel olmamış yeni bulunan kıtada...
Ne var ki keşif sonrasında yeni iş merkezleri haline
getirilen bu kıtada iş gücü gereksinimi çıkmaya başlamış.. Hastalıklar vs
sebepleri ile yerli halk o kadar azalmış ki çalışacak insan bulunamaz olmuş. Bunun
da ötesinde elbette kolonilerdeki insanların da yaşam süreleri fazlasıyla
azalmış yaşam koşullarından ötürü... İş gücü çaresini köle ithali yapmakta
bulmuş toprak sahipleri.. Afrika'dan
alınan zenci köleler Amerika'ya getirilip burada çalıştırılmaya, alınıp satılmaya
başlanmış. Lakin yaşam koşulları bu köleleri de vurmuş ve yaşam süreleri çok
fazla kısalmış ve bu da toprak sahiplerinin ihtiyacını karşılayamaz olmuş...
Bazı toprak sahipleri Avrupa'daki yoksul halktan gençleri Amerika'ya
taşıyormuş bu dönemde. Avrupa'da yoksul ailelerdeki gençler için babalarıyla
anlaşma imzalıyorlarmış. Anlaşmaya göre 7 yıl boyunca bu gençler ücretsiz
olarak toprak sahipleri için çalışacak ve ihtiyaçları da bu iş verenlerce
karşılanacakmış. Denildiği gibi bu gençler Amerika'ya götürülmüş, ihtiyaçları
karşılanarak ücretsiz çalıştırılmış, bunun dışında başka beceriler de
öğretilmiş. Ve 7 yılın sonunda kendi hayatlarını kurmaları için izin verilmiş.
Lakin bu gençlerin pek azı bu fırsatı yakalayabilmiş. Bir çoğu bu süreyi
tamamlayamadan ölmüşler...
Avrupalılar bu yeni dünyayı yalnız kendi başlarına fethetmemişler.
Yapılan arkeolojik çalışmalar giden kolonilerin bir çok yerli halkla ittifak
ettiğini de göstermekte...
gel zaman git zaman.. yaklaşık 600 yıldır Avrupalılar bu
yeni dünya üzerinde yaşamakta.. Ve kızılderelilerin, yerli halkın fazlasıyla
azınlık olduğu o topraklarda süper güç olarak devam etmekte...
Selametle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder